Oyun Cafesi | OyunCafesi.Forum.St
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Oyun Cafesi | OyunCafesi.Forum.St
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Assassin's Creed

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ßy_Oquz
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
ßy_Oquz


Ruh Hali : Assassin's Creed Mutlu10
İşletim Sistemi : 6
Köpek
Mesaj Sayısı : 91
Rep Puanı : 500216
Teşekkür Sayısı : 1
Yaş : 29
Lakap : ßy_Oquz

Player
Başarı Puanı Başarı Puanı:
Assassin's Creed Imgleft1000/1000Assassin's Creed Emptybarbleue  (1000/1000)

Assassin's Creed Empty
MesajKonu: Assassin's Creed   Assassin's Creed I_icon_minitimePerş. Nis. 23, 2009 2:57 pm

Oyunumuz başladığında Kral Richard liman şehri Akr'ı Saracen'lerin
elinden tekrar almayı başarmıştır. Birliklerini güçlendirmek üzere
şehre konuşlanan Haçlılar güneye doğru ilerlemek üzere
hazırlanmaktadır. Haçlıların asıl hedefi Kilise adına tekrar ele
geçirmeyi planladıkları Kudüs'tür. Ancak Kudüs'ün lideri Saracen
ordusunun lideri Salahaddin'dir. Ordusunun Akr'daki yenilgisinden sonra
birşeyler yapılmalıdır. Saracen'ler Arsuf kalesinin önlerinde Haçlıları
tuzağa düşürmek ve Kudüs'e ulaşmasını engellemek üzere yığınak
yapmaktadır.

Ancak bu savaş manevraları Kutsal Toprakların geriye kalan tümünü
korumasız ve sahipsiz kalmasına neden olmuştur. Richard ve Salahaddin
savaş alanında birbirleriyle savaşırken arka planda onların yerine
gelen insanlar elde ettikleri gücün avantajlarını kendi lehlerine
istismar etmeye başlamıştır. Kutsal topraklarda provakasyon, istismar
ve yolsuzluk hüküm sürmeye başlamıştır. Ve kahramanımız Altair
kendisini bu kaosun ortasında bulur. Hedefi, elde ettiği gücü en çok
suiistimal ettikleri görülen bu kişilerin öldürülmesidir. Ve Altair
görevlerine başlar...


Hikaye boyunca kahramanımız hedeflerinin aslında kişisel kazançtan
öte ortak bir amaç güttüklerini keşfeder. Bu insanlar tıpkı
Assassin'ler gibi gizli bir örgüte üyedir ve hedefleri sadece kişisel
olarak kâr gütmek değildir. Gerçek hedefleri ve buna nasıl ulaşacakları
ise hikayemiz boyunca açıklığa kavuşacak sırlardır...


Birbirlerine Animus�la bağlanmış bu iki yönlü hikaye akışı daha önce
oyunlarda pek denenmemiş bir tercih. Animus gen haritalarını hafıza
modülleri olarak erişilip canlandırılmasını sağlıyor. Bu modüller
arasında karakterimiz dinlenmek üzere makineden çıkarak şu anki haline
dönüyor. Bu boşlukları dinlenmek ve neden burada olduğumuzla ilgili
sorularımıza cevap aramak için kullanabiliyoruz. Animus içerisinde
öldüğümüzde sistem zamanı tekrar geri alarak aynı hafıza�yı tekrar
oynamamızı sağlıyor. Bu sistem aynı zamanda oyun içerisinde arayüz
olarak da kullanılıyor.

Son zamanlarda yeni nesil konsollarda sık sık görmeye başladığımız
oldukça şık bir etkileşimli bir yükleme ekranın ardından oyuna giriş
yapıyoruz. Oyunun başladığı yer tarikatın merkezinin kurulu olduğu
Masyaf adında bir kasaba. Sarp bir tepenin eteklerine kurulmuş bu küçük
yerleşim birimi krallığın geri kalanı düşündüğümüzde sizin için çok
ilgi çekici yönleri yok. Oyunda Şam, Kudüs, Akr, şehirlerini de
kapsayan dev coğrafyada tamamen serbest olarak dolaşabiliyor olmanız
başlı başına oyunu farklı bir kulvara taşıyor.


Assassin's Creed 1036i3Assassin's Creed 12422

Şehirler arası yaptığınız yolculuklarda krallık topraklarında
ilerlemeniz gerekiyor. Şehirlerarasındaki mesafe oldukça uzun ve hem
yayan olarak ilerlemek oldukça uzun sürebileceğinden, hem de yolda
başınıza gelebilecek çeşitli problemlerden kolayca kaçabilmek için
binek olarak atları kullanıyoruz. Daha önce aralarında bu işi Shadow of
the Colossus gibi çok iyi başarmış oyunlarında olduğu birçok oyun
görmüştük ama Assassin�s Creed bu konuda rakiplerinden çok daha ötede.
Aslına bakarsanız atla yolculuk yaparken bile mesafeler oldukça uzun,
bu yüzden yapımcı oyundaki üç şehri�de keşfettikten sonra otomatik
olarak o şehre gitmenizi sağlayan bir kısayol fonksiyonu da eklemiş.
Böylece her seferinde şehirden şehre giderken zaman kaybetmiyorsunuz.
Ancak yine de yeni yerler keşfederek seyahat edebilmek için özellikle
oyun içerisinde geçirdiğiniz ilk saatlerde bu şekilde yolculuk yapmak
oldukça eğlenceli. Yükleme konusunda ise oyunun sadece şehir giriş
çıkışlarında yükleme yapması ve bunun dışında oyuncuya hiçbir şekilde
sıkıntı vermemesi oyunun geçtiği çarpıcı büyüklükteki alan ve şehirler
düşünüldüğünde gerçekten takdire değer.

Özellikle yazının başında bahsettiğimiz olaylardan sonra oyunun ilk
görevi için Şam�a gidişinizle oyunun gerçek yüzüyle tanışıyorsunuz. Dar
bir vadinin çıkışında birden o devasa şehir ayaklarınızın altında
beliriyor. Atınızın üzengisine biraz yüklenip uçuruma yaklaşıp atınızı
şaha kaldırıyor, gördüğünüzün bir fotoğraf mı yoksa gerçek mi olduğunu
anlamaya çalışıyorsunuz. Baş döndürücü mimari güzelliğin verdiği
tarifsiz his, surlara yaklaştıkça hayranlığa dönüşüyor. Gördüklerinizin
gerçek, doğal ve dokunulabilir olması yapımcı takım ve Jade Raymond�a
olan hayranlığınızı pekiştiriyor. Surları aşıp şehre girdiğinizde ise
yeni bir şeyle karşılaşıyorsunuz: Sosyometrik matriks.

Yanlış anlaşılma olmasın insanlar sadece şehirlerde yaşamıyor. Kırsalda
ve kasabalarda ve köylerde de yaşayan insanlar var ancak şehir
yaşamının canlılığı bu olağanüstü etkileşimi kalabalık içerisinde çok
daha iyi görmenizi sağlıyor. İnsanlar pazarlarda alışveriş yapıyor,
gündelik işleriyle uğraşıyor, halka hitap eden insanları dinliyorlar.
Şehirlerin fakir bölgelerinde sokaklardaki dilencilerin size yalvarması
ya da meczupların sizi itip kakması gibi detaylar arasında bu dev
sosyal bütüne karışıyor ve aralarında bir tarikat müridi edasıyla
sessiz sedasız hedefinizi arıyorsunuz.

İşte burada Assassin�s Creed�in deneysel yeniliklerinden bir diğeriyle
karşılaşıyoruz. Bir suikastçı olarak şehrin insanları arasına karışmak
ve kendinizi kaybetmek oyundaki önemli noktalardan biri. Bunun için
onlar arasındayken, onlar gibi davranmalı, aralarından süzülüp
ilerlemeli ve şehrin akışını bozmamalısınız. Kalabalığın arasında
patavatsızca koşan etrafındakilere çarpan ve sorun çıkaran birinin
askerlerce fark edilmesi çok zaman almıyor.


Oyundaki görev yapısı şehirlerdeki gizli tarikat merkezlerine ulaşıp
hedefin ismini öğrenme, hedefle ilgili soruşturma ve istihbarat yaparak
bilgi toplama ve yeterli bilgiye ulaşınca tekrar gizli tarikat evine
dönüp onay alarak suikastı noktasına gitme şeklinde bir yol izliyor.
İstihbarat toplamak üzere izlediğiniz adımlar şehrin harita�da kartal
logosuyla gösterilen yüksek kısımlarına çıkarak etrafınızdaki olası
bilgi kaynaklarını belirlemekle başlıyor. Bu kaynaklardan bilgi almak
için çeşitli görevler yapmalısınız. Örneğin, önemli bir mektubu kapkaç
yoluyla çalmak, propaganda yapan kişileri tenhada sıkıştırıp bir temiz
dövüp bildiklerini öğrenmek ya da diğer tarikat mensuplarının
görevlerine yardımcı olmak gibi çeşitli yolları kullanıyoruz. Her hedef
için hangileri olduğuna bakılmaksızın belirli bir istihbarat sayısı
tamamlamak gerekiyor. Ancak isterseniz bu görevlerin tümünü (toplamda
her seferde: altı) tamamlayarak aklınızda hiçbir soru işaretinin
kalmamasını sağlayabiliyorsunuz.

Görevinizi tamamlamak için hedefinizin kim olduğunu, neden öldürülmesi
gerektiğini ve bunu yapabileceğiniz en uygun yer ve zaman bilgisini
aldıktan sonra Animus zamanı o ana kadar ileri alıyor ve siz
hedefinizle ilgilenmek üzere olay yerine varıyorsunuz. Şu ana kadar
anlattıklarımızın ışığında anlayabileceğiniz gibi görevler size
verilirken bunu nasıl yapacağınız konusunda tam bir serbestliğe
sahipsiniz. Ancak akıllı bir suikastçı önce çevredeki (özellikle
çatılardaki) olası problem yaratabilecek nöbetçilerle ilgilenip daha
sonra hedefine yönelecektir. Tabi oynanışta kendinizi yeteri kadar
rahat hissettiğinizde cüretkâr ama bir o kadar da riskli sürpriz
ataklar da sizi kısa yoldan sonuca ulaştırabilir. Hikâyede bahsettiğim
dokuz karakterin her birini ölümünde kısa süreliğine de olsa aranızda
geçen son konuşmalar özellikle hikayenin derin ve bilinmeyenleriyle
dolu konusunu açıklığa kavuşturmanız için önemli ipuçları sağlıyor.
Altair�in hem heyecanlı ama bir o kadar da soğukkanlı, sorgulayan ve
nedenler arayan kişiliği onu sıradan bir suikastçı olmaktan çıkarıp
güçlü ve nitelikli bir başrol oyuncusu yapıyor.

İlk bakışta özellikle oyunun ortalarına doğru bu adımların aynı şekilde
izlenmesi, serbestiye rağmen özellikle sadece aksiyon kısmıyla
ilgilenen oyuncular için uzun soluklu bir oynama süresine sahip bu
oyunun kendini sürekli tekrar ediyormuş hissine kapılmalarını
sağlayabilir. Assassin�s Creed�in en zayıf ve eleştirilebilecek noktası
işte bu. Ancak bu duygudan sıyrılıp hikayeyi takip edebilirseniz
olayların çarpıcı, düşündürücü ve bir o kadar da soru işaretleriyle
dolu bir sona sahip olduğunu göreceksiniz. Hikayenin özellikle orta
kısımlarda aksiyon içeriğinden çok (ki bu kısımdaki serbesti aslında bu
zayıf noktayı telafi etme amacını güdüyor.) sözel boyutta diyaloglarla
sürdürülmesi oyundan dil problemi olan oyuncuların sıkılmasına neden
olabilir. Altyazı seçeneğinin de olmayışı buna tuz biber ekebilir.
Yapımcının hikâyede yaptığı aslında riskli sayılabilecek bu tercih
farklı bir boyutta Prince of Persia oynamak isteyenleri üzeceği gibi,
önyargısız yaklaşan ve esnek oyuncular için ise bana göre yepyeni bir
tat anlamına geliyor.



Assassin's Creed 2608i4

Görev kurgusu ana görevin yanında oynanış süresini arttıran ek
görevlere de yer vererek zenginleştirilmiş. Bunlar arasında askerler
tarafından zulme uğrayan halka yardım etmek, tapınak şövalyelerini
öldürmek ya da oyunda çeşitli bölgelere yerleştirilmiş flamaları
toplamak gibi birçok yan görev sizi bekliyor. Serbest oynanış sayesinde
bu görevleri oyunun akışı içinde yapabileceğiniz gibi bitirdikten sonra
da zaman geçirmek ya da "Achievement" kazanmak için yapabilirsiniz.

Başınız şu ya da bu şekilde belaya girdiğinde iki seçeneğiniz var.
Birincisi kaçmak, ikincisi ise savaşmak. Kaçmanız gerektiği durumlarda
çok kalabalık olmayan askerler arasından sıyrılıp sokaklarda ve
çatılarda küçük çaplı bir kovalamaca yaşıyorsunuz. Askerlerin görüş
alanından çıktıktan sonra gizlenmeniz için çatılardaki özel bölmeler ya
da yolda görebileceğiniz saman birikintilerine dalarak kısa bir süre
(askerler sizi aramayı bırakana dek) beklemeniz gerekiyor. Özellikle
sokaklarda kaçarken kalabalık hem lehinize hem de aleyhinize
olabiliyor. Örneğin daha önce yardım ettiğiniz halktan kişiler sizi
kovalayan askerleri engelleyip önlerine çıkabiliyor. Ya da dikkatsizce
kalabalığın ortasına dalıp koşmaya kalkarsanız birilerine takılıp yere
düşmeniz ve yakalanmanız kaçınılmaz hale geliyor (tabi bu sizi
kovalayan askerler için de geçerli). İşin kötü tarafı askerlerin
tepeden tırnağa donanmış bir suikastçı tarikatı mensubunu canlı
bırakmaya hiç mi hiç niyetleri olmuyor. Bir anda etrafınızı saran
askerlerden kurtulmanın tek bir yolu kalıyor o da kılıcınızı çekmek.



Deneysel birçok yeniliğin hüküm sürdüğü Assassin�s Creed dövüş
mekaniği ve animasyon kalitesi konusunda yine farklı tercihlerle sonuca
gitmeyi denemiş. Aktif ve açık dövüş sistemi çok zor ve can yakıcı
olduğundan dolayı oyuncuyu baştan itibaren savunma ve kontra saldırı
tarzına iten kılıç dövüşleri bir anlamda oyuncuyu tembelleştirerek
kolay yolu benimsettiriyor. Ancak oyunun ortaları da dahil büyük
kısmında çok işe yarayan bu savunma merkezli yöntem, oyun ilerledikçe
artan düşman zaman zaman karışınıza küçük bir orduyu getirdiğinde
zorlanmanıza neden oluyor. Bu yüzden oyuna ilk başladığınız andan
itibaren karma bir taktiği benimserseniz sonlara geldiğinizde daha
saldırgan ve akıcı biçimde kılıç kullanıp daha kısa sürede
etrafınızdakileri temizleyebilir ve bu sahneleri daha çok zevk alarak
oynayabilirsiniz. Kılıçtaki ustalığınızın zamanla askerleri korkutup
kaçırdığını da göreceksiniz. Oyun içerisinde ilerleme kaydettikçe
tarikattaki kaybettiğimiz mertebeyi yavaş yavaş kazanarak yeni
hareketler ve silahlar ediniyoruz. Temel silahlarımız olarak ise
yumruklarımız, elimizde gizlediğimiz süikast hançeri(ki bu hançer
Altair�in parmaklarından birinin neden olmadığının açıklaması),
kılıcımız, kısa kılıç ve hedefleri uzaktan halletmek için kullandığımız
sınırlı sayıdaki bıçaklarımız bulunuyor.

Oyunda herhangi bir zorluk seviyesi seçeneği eklemek yerine oyunun
akışını kolaydan zora doğru yönelten bir oyun yapısı ekleyen yapımcı
kontroller konusunda Xbox 360�ın gamepad�ini oldukça etkin bir biçimde
kullanmış. Oyunda sağ tetik pad tuşlarının amaçlarını değiştirmek üzere
bir profil modifikasyonu yaparak alışması biraz süre alan ancak oldukça
etkin kullanılabilen bir yönetim tarzı benimsemiş. Şehirde sokaklarda
olduğu kadar hedeflerinize daha rahat ulaşabilmek için çatılarda da sık
sık dolaşmanız gerekiyor. Binalara çıkmak için ise ya daha medeni bir
yol olan bir merdiven bulmalı, ya da aklınıza gelebilecek her türlü
bina çıkıntısını kullanarak tırmanmalısınız. Evet, oyunun en zevkli
yönlerinden biri de bu: tırmanmak. Yapımcı dev şehirleri, binaları
tasarlarken o kadar özen göstermiş ki binalara onlarca farklı yerden,
farklı yollarla tırmanabilmeniz sağlanmış. Çatılarda gezerken yanlış
bir hareketle aşağıya düşmek hem çok kolay, hem de çok zor. Öncelikle
benimsenen akıcı oyun yapısı sayesinde çatılarda tetik yardımıyla
koşarken, atlarken ya da sarkarken düşmeden çok eğlenceli biçimde
dolaşabiliyorsunuz. Ancak bu her zaman işe yaramayabiliyor; yanlış yöne
atlamanız, ya da tetikte gösterebileceğiniz kısa süreli bir tereddütle
kendinizi yerde bulabiliyorsunuz. Belli bir yükseklikten sonra bu
ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Aynı zamanda çatılar düşmanla
çarpışmak için de yerden biraz daha tehlikeli yerler. Kılıç darbeleri
sonucu ya da yakanızdan tutulup binadan aşağı atılmanız ya da aynısını
sizin düşmanınıza uygulamanız olası. Sanırım burada yapay zeka da biraz
gündeme geliyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://oyuncafesi.forum.st
ßy_Oquz
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
ßy_Oquz


Ruh Hali : Assassin's Creed Mutlu10
İşletim Sistemi : 6
Köpek
Mesaj Sayısı : 91
Rep Puanı : 500216
Teşekkür Sayısı : 1
Yaş : 29
Lakap : ßy_Oquz

Player
Başarı Puanı Başarı Puanı:
Assassin's Creed Imgleft1000/1000Assassin's Creed Emptybarbleue  (1000/1000)

Assassin's Creed Empty
MesajKonu: Geri: Assassin's Creed   Assassin's Creed I_icon_minitimePerş. Nis. 23, 2009 2:57 pm

Assassin's Creed 3366i5


Oyunda daha önce bahsettiğimiz gibi kullanıcı tercihli değil,
ilerledikçe zorlaşan bir yapay zekadan bahsedebiliriz. Bir suikastçı
olarak sürpriz elementini sıkça kullanmanıza rağmen bazen özellikle
nitelikli birimlerde (örneğin: Tapınak Şövalyeleri) çok daha dikkatli
olmanız gerekiyor. Gittikçe zorlaşan kılıç dövüşlerinde kalabalıklaşan
düşman işinizi zorlaştırıyor. Ancak zaman zaman düşmanlarınızın
saldırmakta tereddüt edebiliyorlar. Bu tür anlar savunmacı anlayışla
oynayan bir oyuncu için bir yapay zeka zaafı olarak görünebilir ancak
bu tür boşlukları aktif kılıç kombolarınız için akıllıca
kullanabilirsiniz. Kılıç dövüşlerinde tıpkı sizin yaptığınız gibi
rakibinizde sadece kılıç odaklı bir bir dövüş sürdürmüyor, zaman zaman
sizi bir güzel yakalayıp bir kenara itebiliyor ya da saldırınızı bloke
ederken bir tekmeyle ya da adamakıllı bir tokatla gardınızı
düşürebiliyor. (Tabi bunları siz de yapabiliyorsunuz) Bu tür anları çok
iyi kullanan düşmanlarınız tekrar rakiplerinize (tetiği kullanarak)
odaklanmazsanız bu kısa boşlukları bol bol canınızı azaltmakta
kullanıyor.

Animus�a bağlıyken ki can sisteminiz o hatıra�ya ne kadar senkronize
olup olmadığınızı gösteren bir seviye ekranı ile ekranın sol üst
köşesinde yer alıyor. Can sistemi sürekli kendini tamamlıyor. Suçsuz
sivillere zarar vermeniz, yüksek bir yerden düşmeniz ya da kılıç
darbeleri canınızın azalmasına yani teknik Animus terimleriyle
açıklamak gerekirse o anki hatıra ile senkronizasyonunuzu bozuyor, bunu
ekrandaki dalgalanma efektiyle de hissediyorsunuz. Animus canınız tam
olduğunda kısa süreliğine fps bakış kamerasına geçebiliyor ve
etrafınızdaki bilgi kaynakları, dostlar ve düşmanlarınızı farklı
renklerle görüntüleyebiliyor.

Oyunda kullanılan animasyonlar, karakterinizin yürüyüş tarzından tutun,
kılıç dövüşlerine kadar son derece detaylı bir çalışmanın ürünü olarak
ortaya çıkmış. Çevrenizdeki insanlar etrafta dolaşırken yaptıkları
şeyler, Kılıç dövüşlerindeki saldırıya göre değişen kombolar ve öldürme
hamlelerindeki estetik ve özen takdire değer nitelikte. Atlarda ise
animasyondaki kalite kendisini bir kez daha gösteriyor. Atınızın ayak
bileklerinin toprağı hissetmesinden tutun, üzengi ve ayak kontrolü de
dahil her şey düşünülmüş. Atınızın verdiği tepkiler ve asilliğinden
bahsetmemize hiç gerek yok. Ancak at üzerinde kılıcınızı çektiğinizde
yapabildiğiniz hareketlerin sadece bir taneyle sınırlandırılması bir
olumsuzluk gibi görünse de görevlerinizin çoğunun bir binek hayvanların
giremediği şehirlerde olması bu eksikliğin üzerini örtüyor.



Ölüm sahneleri ise başlı başına bir paragrafı hak ediyor. Gerçekten
şu ana dek birçok oyunda ölüm ve ragdoll efekti tabir edilen
animasyonlara rastlamıştık ancak Assassin�s Creed bu konuda farklı bir
yerde duruyor. Oyunda gördüğünüz bazı animasyonlar dehşet verici
sahneler. Altair�in soğukkanlılığı ve ölüm psikolojisi son derece
dramatik sahneler kullanılarak verilmiş. Suikast sonucu öldürdüğünüz
hedefinizle yaptığınız neden konuşmaları, kuş tüyüne süzülen kanın
bulaşması, eliyle kurbanının gözlerini kapatan bir Altair� kesinlikle
yufka yürekliler için değil� Tüm bunlara ek olarak öldürdüğünüz
askerlerin yerde zaman zaman can çekişmesi gibi sahneler de yürek
burkucu takılıyor. Tamam! Farkındayım çok karanlık bir paragraf oldu.
Şimdi derin bir nefes alalım ve yolumuza devam edelim.

Oyunun görsel nitelikleri ise yeni neslin tüm gereksinimlerini
karşılayacak ölçüde iyi. Özellikle şehirlerin mimarisi ve
karakteristiği oyuna mükemmel düzeyde yansıtılmış. Şehirlerin mimarisi,
bina yapıları ve caddeler sanki orta çağın canlandırıldığı bir tablo
gibi karşınızda canlı canlı duruyor. İnsanların giyimlerindeki detaylar
ve şehirlerin zengin ve fakir bölümleri arasındaki farkı
görebiliyorsunuz. Askeri üniformalar, zırhlarda kullanılan detaylara
kadar her şey olması gerektiği kadar iyi. Altair�i ise tasvir etmek son
derece manasız; resimler ve videolar bu konuda size şu ana dek net bir
fikir vermiştir. Eleştirilebilecek noktalar ise birkaç küçük detaydan
ibaret: binaların özellikle çatılarındaki vinç benzeri iplerle bağlı
kaldıraçların sabit olarak tasarlanması gibi. Sonuç olarak tüm bunlara
birlikte kullanılan doğru kaplamalar ve geniş alanları oldukça
performanslı biçimde renderlayabilen oyun motoruyla grafiksel olarak
çarpıcı bir oyun çıkarmayı başarmış Ubisoft.



Assassin's Creed 917i6


Ses ve müzik altyapısı ise oyunun güçlü olduğu bir başka öğe. Oyuna
ilk girdiğinizde ilk birkaç görevde özellikle çevrenizdeki insanların
çok düzgün bir aksanla İngilizce konuştuklarını görüyorsunuz ve
açıkçası böyle bir konuya sahip bir oyun için garipsediğiniz bir durum.
Ancak bu sorunun cevabını Kristen Bell ablamız bize aramızda geçen bir
diyalogda anlatıyor: Animus�un etrafınızdaki insanların konuşmalarını
otomatik olarak İngilizce�ye çevirdiğini ve böylece anlama problemi
yaşanmadığını öğreniyoruz. Ancak oyunda kültür çeşitliliğini de
güçlendirmek üzere bölgede o tarihte konuşulan Türkçe ve Arapça
seslendirmelere de oyun içerisinde sık sık rastlamak mümkün. Özellikle
Şam ve çevresindeki bölgelerde yoğun olarak sokaktaki insanlardan,
askerlerden Türkçe konuşmalar duymak gerçekten bizim için hoş ve
anlamlı şeyler ifade ediyor. Ancak zaman zaman tapınak şövalyelerini
Türkçe konuşması gibi ufak tefek sorunlarla da karşılaşabiliyoruz.
Konuşmalardaki çeşitliliğe, her şehir için ayrı ayrı bestelenmiş
konsept müzikler eşlik ediyor. Dinlendirici ve atmosferik müzik savaş
sahnelerinde kılıç sesleri arasında derinlerden yükselerek temposunu
arttırıyor. Bunlar dışında kalabalığın gürültüsü, pazar yerinden
tezgahlardan gelen sesler gibi birçok çevresel etki kulaklarınızı
okşuyor. Aralarında benim en çok sevdiğim ise kalabalık bir sokağa
öldürdüğünüz bir muhafızın çatıdan yere düşmesiyle aşağıda yükselen
ses, yaşanan panik havasını yansıtması. Hemen ardından gelen kim bunun
sorumlusu diye kalın sesleriyle bağıran diğer askerler, tüm bunlar ses
konusunda da yapımın çarpıcılığını gözler önüne seriyor.

Özetlemek gerekirse Assassin�s Creed birçok açıdan tercihleriyle
kendinden uzun süre bahsettirecek bir yapım olacak. Hem konusu hem de
içeriğiyle oyunun bir yapımcı gözüyle tam bir risk kazanı olduğunu
söyleyebiliriz. Yapımcının bazı tercihleri kimi oyuncuların
bekledikleri kadar iyi olmadığı hissini vermesi çok doğal. Ancak bu
kadar çok yeni şeyin aynı anda yapıldığı deneysel bir oyun için bence
elimizdeki ürün büyük bir başarıyı timsali. Oyun konusu açısından da
ayrıca son derece riskli, çünkü kullandığınız yer ve konu Dünya�nın
gündeminde son bin yıldır yer eden, hala içinden çıkılamayan bir sorun.
Oyunun henüz girişinde gördüğünüz �Bu oyun birçok farklı kültür ve
inanca sahip bir takımın ellerinden çıkmıştır� notu bile bu konuda
gösterilen özeni gözler önüne seriyor. Böyle bir konuda tarafsız ve
nötr bir hikaye ile oyuncuya sunulan bu olağanüstü atmosferik ziyafet
için birkaç küçük hata elimizde olan bütünü yok sayıp, pervasızca
eleştirmemize neden oluyorsa sorun kesinlikle bizdedir. Assassin�s
Creed çoklu oyuncu seçeneği olmasa bile yeni nesil konsol oyuncularının
tümünün arşivlerinde bir köşede yer alması gereken ve yıllar sonra bile
aklınızda kalacak sahneleriyle endüstriye ışık tutan yılın sarsıcı
yapımlarından biri ve son derece başarılı.



Assassin's Creed
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://oyuncafesi.forum.st
 
Assassin's Creed
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Oyun Cafesi | OyunCafesi.Forum.St :: Oyun Bilgileri (Game Informations) :: Oyun Inceleme ve Anlatımları-
Buraya geçin: